-->

26 Ekim 2017

Çalışmak ayıp değil mi? Kim demiş ayıp değil diye? Valla ben çok utandım

Kalacak yer ararken girdiğim bu Pansiyonumsu bok gibi yerden sıkıldım. Çünkü önünü tutamadığım o leş muhabbetlerin arasında saklanan ve şaka mahiyetine sürekli tekrarlanan rezil cümlelerden artık gına geldi. Hiç bitmeyen o sikim sokumlu cümleler, ağızdan düşmeyen pipi ve popo kelimelerinin pornografik halleri, sike olan hayranlığımı bile yok edecek gibi.

İlk zamanlar belki önünü tutarım diye, kendimin ibne olduğunu alttan alttan söyledim. Biraz sakinleştiler ve arada bir "acaba" şüphesiyle dolu cümleler kurdular ama sonrasında yine eski hallerine dönüp, komik olduklarını düşündükleri konuşmalarını devam ettirip, anıra anıra gülerek sonraki iğrenç esprilerine geçtiler.

Çok da haksızlık etmiyeyim, bi kaç gün normalleştiler ve sadece insan taklidi yaptılar. Ama bilirsiniz, bi kaç gün çabuk geçer. Bu hep böyledir ve günler geçmek için yaratılmışlardır.

Sonraki günlerde "ciddi misin?" diye sorduklarından ciddi olduğumu ama konunun detaylarını konuşabileceğim, kültür seviyesinde olmadıkları için konuyu kapamamızın daha iyi olacağını belirttim ve konu laylaylom eşliğinde kapandı.

Ama bunun ardından gelen saatlerin bir araya toplanıp oluşturduğu günlerde, bazen aşırı homofobik laf sokmalı ve "utanmıyor musun" gibi açık cümleli konuşma balonları da kurdular. Karşılık olarak bunun utanılacak bir şey olmadığını ve hayatımın bana ait olduğunu, dolayısıyla bu yaşa kadar ne yaptığım ve bundan sonra da ne yapacağımın sadece beni ilgilendirdiğini belirttim.

Tabii ben belirttim ama ağızlar torba değilki büzediğinde susturulsunlar. işte o kahrolasıca ağızlar susmadı ve sonraki günlerde, hepsinin ağzına homofobik yorumlarını tıkayıp, üstüne bir de "ben müslümanım ve allahın verdiği bu hayatın hesabını sadece allah'a veririm. alah bu bedeni bana vermiş ve onunla ne yapacağımı da bana bırakmış. hiçbir zaman kalkıp sizi zorla sikmeyeceğim veya kendimi asla kimseye zorla siktirmeyeceğim. aramızda bir şeylerin olması için birbirimizden hoşlanmamız lazım. ama ne yazıkki aranızda beğendiğim hiç kimse yok. erkek olarak bende daha çirkinsiniz ve ne yazıkki, seks yapmayacağımız için, geceleri osbir çekmeye devam edeceğiz.

Böyle konuştuğumda biraz bozulmadılar değil ama açıkçası yüzlerindeki ifadeyi gördüğümde içimin yağları eridi ve o anda sanırım, en rahatından bi 5 kilo vermiş oldum.

Sonraki günlerde olaylar duruldu, homofobik esprilerine gülmediğim için konuşmaları düzeldi ve şimdi arada bazen beni yoklamak için mal mal konuşsalar da tongaya düşmeyince, konuşmaları havada kala kalıyor.

Tüm bunlar olurken, geçen hafta fark ettimki, aslında uzun zamandır küfür etmeyi bırakmış olsamda, bu küfürlü muhabbetlere muhatap kala kala, benim de ağzım bozulmuş ve yine bol küfür etmeye başlamıştım.
Bundan dolayı canım sıkıldı ve o yüzden, dağılan ağzımı toplamak için, burdakilerle olan muhabbetimi azami seviyeye çekmeye başladım. Yaklaşık 5 gündür ise konuşmalarımızı "günaydın, iyi akşamlar, afiyet olsun, selam" seviyesine indirdim.
Artık fazla konuşmuyor ve olabildiğince onlardan uzak durmaya çalışıyorum.

Uzak durma işlemlerini ise, kütüphaneye giderek ve okul çevresinden arkadaşlar edinerek sağladım.
Hele bir de şu geçtiğimiz 3 gün önce garsonluk işi bulunca da, iyice muhabbetlerim kapandı ve gerçekten sadece "günaydın" ile "iyi akşamlar" yalnız kaldı. bu cümleleri de zaten ben gece geç gelip, sabah erken gittiğimde karşılaştıklarıma kullanıyorum. onun dışında kimseyle muhataplığım olmayınca, kafam daha da rahatladı.

ayrıca ben yokken arkamdan konuştuklarını ve hatta birinin ağzından kaçırdığı espriye göre ise "ibne olduğum için, arada götümü parmakladığım" ve "belki birileriyle para karşılığı beraber olduğum" gibi kendi fantezilerini dile getirdiklerini anladım. bu espriyi yapan arkadaşa gayet sakin bir ses tonu, ama direkt olarak, sadece gözlerinin içine bakarak "yoo götümü parmaklamıyorum" dediğimde yüzü beyaz kesildi ve sonra da alelacele saçma salak başka bi konuya geçti. utandığı belliydi ve ben de onu çok utandırmamak için, açtığı konuya devam ettim. aradan bi kaç dakika geçtikten sonra da, yanımdan kaçarcasına kayboldu gitti. galiba anasının ammına.

İş'i ise, geldiğimden bu yana okulun bahçesinde olan büyük bi kafeteryaya sürekli gidip, kasadaki adama "abi elamana ihtiyacın var mı" diyerek buldum. Adam da benim her soruşuma, karşılık "yok" deyip, sonrasında da "numaranı bırak, lazım olursa sana haber edeyim" diyordu. Ama tabii bunun bi atlatma taktiği olduğunu, artık nerdeyse her defasında numaramı küçük bi kâğıda yazdığında anladım. Ayrıca bu çevrede iş için gidip de numaramı vermediğim esnaf da kalmamıştı.
En son artık geçen hafta adamı yine kafenin önünde etrafa aval aval bakarken, bulduğum bi anda hemen gidip bi çay aldım geldim ve sanki karşılaşmışız gibi yaparak "nasılsın abi, nasıl gidiyor" gibisinden muhabbet açtım ve aradan bi kaç kelime daha gelip geçtiğinde "ya sürekli numaramı alıyorsun ama bi türlü dönüş yapmadın" deyiverdim. Adamın yüzü kızardığında, pişmiş kelle gibi sırttım ve o da biraz rahatlayınca "ya valla kardeş bura çok yoğun, yapabilir misin? bilmiyorum ki?" dedi ve ben de hemen atlayıp "niye yapmıyım abi, yaparım ya. sonuçta senin iş yapacak elemana ihtiyacın var, benim de para kazanacak işe. merak etme iyi çalışırım" dedim ve "adam bi anda ciddileşip, tamam sen yine versene numaranı" dediğinde "vereyim tekrar" deyip, hemen bi kağıda numaramı yazıp uzattım. elimdeki kağıdı alıp kafeye doğru giderken "seni çağırdığımda hemen gel, patronla da bi konuşun" dedi ve kasaya geçip oturdu, ben de o sırada onunla beraber kafeye girmiştim ve "tamamdır, abi. zaten buralardayım" dedim ve tekrar dışarı çıktım.

Gerçekten de, 1 saat kadar sonra whatsapp'den "hemen gel, patron geldi" yazdı ve ben o sırada dersteyken, dersten çıkıp hemen kafeye geçtim. Patron bi kadındı ve kocasının da onayını alacağını söyleyerek "aa evet, iyi bi çocuksun, benim için sıkıntı yok. tamamsın" dedi. 1 saat kadar sonra ise kocası geldi ve car car car konuşmaya başladı. Offf beyin yakan cinsten adamlardan biriydi. Gıcıklık diploması bile vardır. Ne dediyse tamam dedim ve o da "tamam yarın gel başla" dedi.

Ertesi gün gittim çalışmaya başladım ve günlük 7 saat çalışma ile ayaklarımı artık hissedemez durumdayım. Ama her şeye rağmen çok şükür, çünkü en azından ay sonunda elime toplu para geçicek, ayrıca yemeğe para verme derdinden de kurtuldum. Bunlar insanlık için küçük, benim için büyük şeyler ve pansiyonumdaki bokum gibi adamların, hayatımı, götünü siktirerek kazandığım yanılgılarına da iyi cevap oldu. Gerçi benim zaten cevap verme veya vermeme gibi bir düşüncem yoktu ama onlar her hâlükârda böyle düşünecekler. Ben de, onlar kafeye gelip oturduklarında, masalarına özellikle gidip "bir şey yemeycekseniz kalkın gidin, masalarımızı işgal etmeyin ahahahahaha" diye dalga geçip biraz rahatlamadım değil.

bu hafta çalışmaya başlamışken, bir kaç kitabımı daha aldım. Yani bi yandan da derslere asılıyorum. Dersleri ilk zamanlar anlamıyordum ve hatta hocanın ağzına bakmaktan, kaşını gözünü incelemekten başka bir şey de yaptığım yoktu. ama şimdi sürekli kütüphaneye gidip kitap karıştırınca ve aldığım kitaplara da daha sık göz atınca, olayları kavramaya, hocaları anlamaya başladım.
Bakalım inşallah yanlış anlamıyorumdur. Zaten sınav sonrasında görürüz, nasıl anladığımı.

Hocalarla da bazen tartışıyorum ve hatta bazen üstlerine fazla gittiğim oluyor. Bunu fark ettiğim zaman duruyorum ama bazen onlar da, hoca olduklarını çok belli ederek beni susturmuş oluyorlar.
Açıkçası çok da sivrilmek istemiyorum, çünkü bana takarlarsa fena takarlar ki, bunu hiç istemiyorum.

Okul da taş gibi çocuklar, fıstık gibi kızlar da var. Sürekli yiyişen yiyişene, bi ben de iş yok. Geçen ay yeni geldiğim günlerde inşaat mühendisliği okuyan Pakistan'lı bi çocukla biraz yakınlaştık, hava kararmış olduğu için kırlara uzandık ama sonraki günlerde bunun mal olduğunu anlayınca uzak durdum. Aklı fikri de "gel sikeyim"den başka bi şeye çalışmıyor. Gerizekalı zaten doğru dürüst türkçesi yok, ingilizcesi çat pat ve bildiği tek şey "fak fa fak"
Bazen karşılaşıyoruz ama sadece "selam, selam" onun dışında bi halta yaramaz. Yani osbire devam.

Bu yeni geçlikte ben iş var sanıyordum ama sanırım pek yok. Ya da ben içlerinde olup sürekli salaklıklarına birinci gözden şahit olduğum için olsa gerek bunlarda pek iş göremiyorum.
Hayata bakış açıları sığ, konuşma biçimleri sik sok'tan öteye gitmiyor, entelektüel bilgi birikiminden haberleri yok ve tüm bunların sonunda ise, bazen bu kadar salak oldukları için canım sıkılıyor.
Arada tek tük iyi olanlar da çıkıyor ama istisnalar, kaideyi bozmuyor işte.

Belki de ben kendimden gençlere pek takılmamalı, daha kendi seviyemde birilerine odaklanmalıyım. Diğerleriyle ise sadece selamlaşmak yeterli.

Bunlar olurken, geçen gün Karpuzcu'nun İzmir'deki kız arkadaşı onu görmeye geldi. Gelmişken geldi benimle de tanıştı. Çünkü Karpuzcu benden bahsedince oda merak ediyormuş ve hatta "ya öff sende, ilişkin olma ihtimali olan bi erkekle tanışmışsın" demiş. Bunu dediğince baya gülmüştüm ve hatta hâlâ aklıma geldikçe gülüyorum.
Kız geldiğinde oturduk konuştuk, muhabbet sohbet falan derken saatler geçti ve sonra onlar kalkıp gittiler. ama açıkçası ben kızı çok sevdim ve hatta Karpuzcu ile de birbirlerine çok yakıştırdım. mini mini talı bi çift olmuşlar.
allahım ikisini de birbirlerine bağışlasın ve kötü nazarladan korusun.
ya kızın tatlılığı çok şekerdi. şekerliğinden dolayı bi kaç sefer öpüp, sarılmadan edemedim. beni de İzmir'e onlara davet etti. Tamam dedim :)
bıcırık şey.

Bir de ben sanırım burda kadın erkek karma ortamda çok kala kala, kadın cinsel partner edinme hevesine de kapıldım. ama ne yazıkki, pek kendi kulvarımda kimseyi bulamadım. hepsinin memesi kocaman ama yaşları 20-23 arası. Bana göre küçük oldukları için şöyle ağız tadıyla dönüp bakamıyorum da. Resmen bakarken, yaşları aklıma geliyor ve rahat rahat sulanamıyorum da.
Pöfff buna da bi çözüm bulmak lazım. Böyle olmayacak.
Öte yandan bazen çok hoşlandığım kadınlarda olmuyor değil. Onlarla bazen gözgöze gelip, birbirimizi uzun uzun süzüyoruz. Ama bu ara kafetaryada çalışmaya başlayınca ve bu süzüştüklerimin masalarına gidince, artık süzmüyorlar. Sanırım kimse bir garsonla gönül ilişkisi yaşamak istemiyor. Ya da başka bir şey var bu işde. Onu da zamanla görücez.

Bu arada şu garsonluk işine başladığım ilk gün çok utandım. Resmen masalardan bir şeyleri alırken falan çok zorlanıyordum. Çünkü şimdiye kadar, gayet rahat rahat garsonluk yapabileceğimi sanıyordum. ama işe başladığımın ilk dakikasında hiç de öyle olmadı. Hatta çalışırken utanıyordum ve doğrusu ilk bi kaç saat bu utancı hissetmemek için elimden gelen her şeyi yaptım ama nafile. Akşama doğru ise "paraya ihtiyacın var, başka bir şeye değil. utanılacak bir şey yapmıyorsun. sakin ol ve çalışmaya devam et" diye diye kendimi motive ederek çalışmaya devam ettim.
Böylece motivasyonumu bi gıdımcık yükseltmiş olsamda, geçen haftalarda yanlarından geçerken hava attığım insanların masalarını elimdeki bezle silerken motivasyon falan kalmadı. Düşmez kalkmaz bi allah.

Neyse işte, hava attığım insanların masalarındaki boşları topladım, önlerindeki kül tablalarını falan alıp sildim böyle böyle kendime iyice geliverdim. Gece paydos ederken, çöp poşetleriylede ortalıkta göründüğümde de artık iyice alışmıştım. Hele birde kırık bi arabamız var, ben o arabaya çöpleri doldurup, skaince kimse görmeden kenardan gidip geleyim derken, bu kırık arabanın çıkardığı bi takırtı sesi varki, dönüp bakmayan kalmadı. Kalmayınca da, benim kenardan gitmeme de gerek kalmadı.
Neyse işte bu da böyle anı oldu. Bakalım utanılacak işler yapmadan, yaşamadan daha neler görcez, neler yaşıycaz.
Sevgili murat övüç'ün de dediği gibi "hepppiniz öpüyoreeeee"


3 yorum:

  1. Sen istanbulda tek başına yaşarken kalk gel de sığ ergenlerle tek odaya tıkıl. Her şeye rağmen üniversite okumanı destekliyorum. Yalnız üniversite mezunu olursan saçmaladığında ve aptalca şeyler yaptığında bunu eğitimsiz bir ofisboy olmana bağlama rahatlığından feragat etmiş olacaksın🙂 ve sen bu hakkını geçmiş yıllarda sonuna kadar sömürdün🙂

    YanıtlaSil
  2. Vallahi calissam burs vercem sana ama yok yani ben de issizim

    YanıtlaSil
  3. @adsız sağ ol.
    feragat etmiyorum. hakkımı sonsuza kadar kullanıcam :// istiyorum yani. çünkü eşşeklik baki.

    @dante sağ ol :) çok öperim.

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.