-->

03 Ekim 2015

kısacası

3 yıl önce, iyi bir adam Facebook'daki sayfamdan şu mesajı göndermişti: 

o kadar basit ve önemsiz şeyler yazıyorsun ki, ama buna rağmen insan yine de merakla okuyo, merakla okumaya devam ediyor. kullandığın fotoğraflar yazılarınla ne kadar anlamsızsa, yazıyı okuduktan sonra dönüp tekrar baktığında, bu sefer o önceki anlamsızlık kadar da anlamlı duruyorlar... 
hani insan bazen slow bi şarkı açar, ruhunu sessizce dinlendirir ya.. işte ben senin yazılarını falan görünce aynı öyle oluyorum.. rahatlıyorum. 
amına koyim hayatın kahpeliğini cok kısa sözlerle ifade ediyorsun. insan okuyor ve kendi kendine şöyle diyor "vay amına koyim, adam haklı ya"
hani küçücük çocuklar ağlar, ağlar, ağlar ve sonra ağlamaktan yorgun düşüp uyuya kalır ya, işte ben senin yazılarını okuduktan sonra bilgisayarın başında öyle kala kalıyorum. sanki; ağlamaktan yorulmuşum gibi uykum geliyor.. insanı çocukluğuna götürüyorsun admin kardeş..

Yukardaki mesajı bazen açıp okuyorum. Niyeyse bana kendimi çok iyi hissettiriyor.

------------

Karşı komşum olan karı koca geçen ay, gece yarısı tüm apartmanı ayağa kaldıracak şekilde kavga ettiler. Apartmanımızın yöneticiliğini yapan İski Çalışanı Diyarbakırlı Barış Abi, öğleye doğru gelip benim kapıyı çaldı ve açtım;
"-Evde biri mi var?
-Yooo
-Komşular bi kadınla kavga ettiğini söylediler
-Bilmem, dün gece sesler duydum ama benden değildi.
-Hımm. Peki." dedi ve gitti.
Bu konuşmamızın üzerinden 1 ay geçti ve karşı komşum bi anda taşındı gitti. Sonraki gün Barış Abi'yle tekrar karşılaştık:
-Yaw ben sana geçen ay "kavga mı ettin" demiştim ya
-heee demiştin
-Meğer kavga senin karşı komşunda çıkmış
-Hayrlısı. Zaten taşındılar.
-Evet. Kadın, kocasını iş yerinden bi adamla aldatıyormuş. Kocası mesajlaşmalarını yakalamış ve olaylar çıkmış. Zaten kadın son iki haftadır eve gelmiyordu. Evi de adam tek başına boşalttı gitti.
-Hayrlısı.

-----------

Yanlışlarımdan hiç utanmadım, yaptıklarımdan pişmanlık duymadım, yediğim bokları kaşıklarken tadına vara vara yedim. Ama buna rağmen şimdi geriye dönüp baktığımda; etimi o kadar çok kişinin önünde yere sermişim ki, sanki serildiğim yerden kalkamamışım, hâlâ yerdeymişim gibi hissediyorum.
Sanki kalkıp gezinen biri değil de, uzandığı yerde yorgunluktan öylece kalmış biri gibiyim.
Kalkıp gitmeye çoktan niyetlendim, bunun farkındayım da, ama yine de kalkamıyorum. Adeta; bir daha yerinden kıpırdayamayacak gibi yığılıp kalmışım. Bu halimle ruhuma da işkence ediyormuşum gibi hissediyorum. Oysa ruhum bedenimi geride bırakıp gitmek için o kadar hevesliki, ama o da bir yere gidemiyor. Tıkılıp kalmış içimde, öylece debeleniyoruz birlikte..

---------

Bugünden itibaren; bugüne kadar, aşk yaşayabilme ihtimallerimi yükseltmek uğruna girdiğim tüm uğraşları terkediyorum. Telefonumdaki tüm arkadaşlık app'lerini, sohbet sitelerindeki profillerimi sildim. Ayrıca telefonumdaki kişi listesini gözden geçirdim ve yazma ihtimalim olan herkesi sildim.
Eğer aşk denilen şey varsa, o gelsin beni bulsun. Ben aramaktan yoruldum.

-----------

İnsanlara artık, samimi ve içten davranmamaya karar verdim. Bunu yapmaktaki amacım; daha ilk intibada, çok değersiz biri olduğum izlenimini edinmelerini önlemek. 
Hem açıkçası biraz içime kapanık biri olduğum izlenimi vermekten kimseye zarar gelmez. Eskisi gibi sessiz olup, karşımdakilerin beni konuşturmalarını izlemek istiyorum. Böylesi daha eğlenceli olacak. 

-----------

Kahve bağımlısı olmak üzereyim, gün içinde bir kaç bardak içmeden duramıyorum. Sabah uyandığımda da ilk olarak kahve içesim geliyor.

-----------

Geçen gün, hemşirelik yapan arkadaşım Sevda'nın seks bağımlısı olup çıktığını öğrendim. Bunu ona söyleyemedim ama yaptığının sadece mekanik bir sikiş olduğunu farketsin diye fazlasıyla yırtındım. Açıkçası onun şu an yürümekte olduğu yolu daha önce kendim defalarca yürüdüğüm için bugünlerinin geçeceğini de biliyorum. Ama ya geçemezse, ya ayağı yoldaki taşlardan birine takılıp düşerse??

-----------

Param bitiyor. Bu yüzden kendime ev arkadaşı aramaya başladım.
Hem koca evde tek başına oturmaktan da kurtulmuş olurum. Bakalım hayrlısı.

------------

Bu ara hep evde olduğum için casus filmleri izlemeye başladım. Ama keşke o casus filmlerini izledikten sonra MİT'in web sayfasına girip iş başvurusunda bulunmasam. Hatta sonrasında da mail falan atmasam. Püff sanırım hiçbir zaman büyüyemeyeceğim.

3 yorum:

  1. Hayat erkeği, her gün en az 2 kere yeni bir şey yazdın mı diye giriyorum. Sana bir keresinde hayatımın rehberi oldun yazmıştım sen de bana "Hayatımda özene bezene sakladığım hatalarım var, ben kimsenin rehberi olamam." gibi bir cümle kurmuştun. Aslında yanılıyorsun. Koyduğun resimlerden bazıları gittiğim bir eğitim merkezinde tablo olarak asılı. Her işim bittiğinde eve giderken "Aaa hayat erkeğinin paylaştığı resim" diyorum. Sıradan birisi olsan, hatırlanmazdın. Sen yazmayı (blog için diyorum) ben ise okumayı seviyorum özellikle senin yazılarını. Bazen cümlelerin beynimi amcıklaştırıyor ama olsun beynimi yorman bile zevk veriyor. Hayat kısa. Elinde bir şeyler var ise bırak en iyisi olmasın (:

    (Ne alaka şimdi? Diyebilirsin. İçimden geldi :P)

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten yararım dokunuyorsa ne mutlu bana :)

    YanıtlaSil
  3. Burda kullandgn resimler, bazi kelimelerin, taksim ansizin seni hatirlatiyor.guluyorum her seferinde içten içe..tanimadgn birini nasıl dahil ediyosun hatrina diye..
    Sonra diyorumki ben hayat erkegini taniyrm.yillardir her gece başımı yastiga koydgmda onun yazdklrna bakiyorum..bazen kahkahalar atıyorum bazen ağlıyorum onunla..boktan bi telefon ekranından uzanıp kalbime dokundun sen be adam..
    yararın dokunuyor elbette.. hayatta farkli sinavlarimiz olsada senden kopya cekiyrm:)
    İyiki varsin
    hep yaz hep okuyalim..
    Hoşça kal

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.