Şehrin en soğuk mahallesinde yaşıyordu. Çünkü burdaki insanların gülücüklerinin hepsi önceki yıl çıkan yangında yok olmuştu ve o günden bu yana kimse gülmediği için mahalledeki soğuk hava dalgası temmuzun ortasında bile kırılmamıştı. Aslında evlerden birine yeni gelin gelen 16'lık kadınlardan biri bi kaç ay önceki doğumda dünyaya getirdiği bebeğinin çığlıkları yüzünden biraz tebessüm eder gibi olmuştu ama ona çevrilen sert bakışlar, tebessümünün gülücüğe dönüşmesini önleyip anında yok etmişlerdi.
Şehrin diğer mahallesindeyse kimse ağlayamıyordu. Çünkü bi önceki yaz çıkan kuraklıkda herkes yağmur duasına çıkıp gözyaşlarını ekinleri yeşertmeleri için tanrıya ödünç vermişlerdi. Tanrı göz yaşlarını toplayıp yağmur olarak veriyordu onlara.
Mahalledeki küçük çocuklardan biri babasının onun başını okşamamasından dolayı bi ara ağlar gibi olmuştu, ama babası dönüp gülümseyerek ona baktığında çocuk susmak zorunda kalmıştı...
Not: Hikaye yazıyım dedim ama devamını getiremedim. Takıldım kaldım. Demekki hikaye yazmakla, aylardır yıkanmayan çiş kokulu yataklardaki sikişmelerini yazmak arasında dağlar kadar fark var.
ben beğendim. merak uyandırdı.
YanıtlaSiliyi gidiyor gibiydi ama birden vaz geçmişsin..bence denemeye devam etmelisin eğer maksadın hikaye yazmaktan başkasıysa bilemem tabii
YanıtlaSilDevam Etsen Yaklaşıyormuşsun Sanki Oraya Kadar Keyifle Okudum..
YanıtlaSilkendindeki cevheri yabana atma derim..
YanıtlaSillayk :)
YanıtlaSilhahahah
YanıtlaSilMUHTEŞEM, BU KADARI BİLE YETERLİ
YanıtlaSil