-->

03 Ekim 2010

İçimde bi his var, her şey daha güzel olacak diye bağırıp duruyor. Umarım yanlış duymuyorumdur.

Bugünlerde içimde accık da olsa bi sıkıntı var ve bu his gittikçe beni köşeye sıkıştırmaya başladı. Çünkü evin kirası doluyor ve ben hala başka bir ev tutamadım. Bide öyle bir rahatımki, dersin burdan çıksam sanki gidecek başka bir yerim varmış gibiyim. Nerden geliyor bu kendime olan güven duygusu anlamadım. Yani aslında biraz inançlı biriyim ve sanırım ne olursa olsun, her halükarda yukarda birilerinin her adımımı takip edip, tam düşecekken elini uzatıp beni tutacağını düşünüyorum. Belki ondan, beki başka bir sebeptendir bilmiyorum, ama her halükarda şu an için ortada ev namına bi bok yok ve kısacası açıkta ha kaldım, ha kalıcam o durumdayım.

Geçen ay gidip baktığım şu teras kat umarım tutulmamıştır. İçimden ha bire, tutulmamasına dair dualar edip duruyorum, ki zaten para olmadığı için yapacak başka bir şeyim yok. Gerçi kirayı peşin istemeseler şimdi o evdeydim, ama işte hem buraya ödediğim kiranın dolmasını, hemde maaşımı bekliyorum. Çünkü cepteki parayla hiç bi bok yiyecek gibi değilim. Gerçi bu taşınmayı çok istediğim ev, şu an oturmakta olduğum evden sadece 100 tl ucuz. Yani aldığım maaşa göre yine öyle pek ucuz değil. Ama bilmiyorum lan o eve taşınırsam daha iyi olacak gibi. Hem ev en üst katta ve 4 tarafından da eve girebilecek hiç kimse yok, çünkü en yüksek bina o ve üstelik her iki tarafı kocaman balkonlu ve tertemiz bi ev.

Bir de, az önce şu cümleyi yazarken farkettim ''ev en üst katta ve 4 tarafından da eve girebilecek hiç kimse yok'' sanırım bu cümleyle, kendi kendime sürekli güvende olmak istediğimi itiraf etmiş oluyorum. Belki bu cümleyi yazmamın nedeni, hep bir güvensizlik ortamında büyüdüğümden olsa gerek. Büyürken bütün işlerimde de böyle pimpirikliydim. Bir işin ıcığını cıcığını çok karıştırırım. Hiç kimsenin takmayacağı, herkesin gördüğü ama önemsemediği en olamayacak ihtimalleri düşünürüm. Hayatım boyuncada hep böyle oldum. Tanıştığım insanlarda da, durum hep böyle oldu. Önce en iğrenç yüzümü gösteriyorum. Eğer o kişi, beni o iğrençliğimle kabullenirse, zaten o doğru kişidir. Bu benim, tanıştığım kişiyi sınama şeklim. Ve sınavımı geçen pek az kişi olur. Sınavımı geçenlerden biride Piç Kurusu'ydu.

Neyse işte, yeni ev, yeni ev deyip duruyorum ama, gideceğim evde hiç bi bok yok ve bu evdeki eşyalar ise zaten benim değil. Çünkü bu evi tutarken eşyalı olmasından dolayı bu kadar yüksek kiraya tutmuştum ve şimdi çıkarken bi kaç parça mutfak malzemem yalnız var. Burdan çıkınca, gideceğim herhangi bir  evde ne sikim yiycem bilmiyorum. Gerçi bunu da pek takmış değilim. Hani oturup taksam ne olacak. Zaten bu evdeki eşyalardan bi sağlam çalışan buzdolabı yalnız, diğer her şey car curt çalışıyor. Hatta çamaşır makinesine çamaşır attığımda anca 2 günde yıkıyor. 2 gün boyunca çalışıp duruyor. Ne sikim bir çamaşır makinesidir hala anlamadım.

Yanisi şu ki, bu evden çıkarken, evin anahtarını teslim edip çıkıcam. Elim, kolum bom boş çıkıcam, gerçi ailemden ayrılırken de elim kolum boş çıkmıştım ve buna rağmen uzun süredir tek başıma her şeyin üstesinden gelebiliyorum. Bu sürekli içimi karartan ve karartmasına rağmen içimden sürekli boşver dediğim şu evden, başka bi eve geçtiğimde, her şeyin daha güzel olacağına dair bir his var içimde. O his öyle güçlüki ve bugüne kadar beni hiç yanıltmadı. Biliyorum her şey çok daha güzel olacak. Çünkü her şeyin çok daha güzel olmasına gerçekten ihtiyacım var...

4 yorum:

  1. Benzer bi durum var biliyo musun.Ben de karşımdakinin sonsuz sabrını kullanırım,eğer yanımda kalırsa,canımı veririm de yanımda kalan az.Varsın az olsun...

    YanıtlaSil
  2. Zaten herkes benim için canını vermeye kalkışsa, onlardan kendime bi ordu yaratırdım :Pp

    YanıtlaSil
  3. haci

    www.sahibinden.com

    burdan da ara :))

    YanıtlaSil
  4. Bakalım o ev tutulmuş mu? :D

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.